İLETİŞİM

    İsim (gerekli)

    E-posta (gerekli)

    Konu

    İleti

    39 Responses

    1. Mehmet demir says:

      Selam
      Erdem uygan in videosunu paylaşmayın.
      hiç bir sözlükte örtü geçmez diye insanı kandıracak ve müslümanlığa sığmayacak yalan söyledi

      Sonra düzeltim gibisinden ama aklımıza örtü yok demeye gelecek şekilde sinsi sinsi davrandı. Yani bana göre kendini düzeltmiş sayılmaz. BU SÜLEYMANİYE VAKFINI BIRAKIN

    2. murat says:

      Emre abi selamlar, Lafı hiç uzatmadan direkt konuya gireceğim. Kuran-ı kerim’de daha önce hiç kimsenin görmediği inanılmaz bilimsel gerçekler var, bu konuda çalışma yapan birisi var. Delilleri ile anlattıkları insanda şok etkisi yaratıyor. Adiyat suresinin ilk 5 ayetini emin ol ki daha önce hiç böyle dinlememişsindir. Cehennem yiyeceği ve fitne sebebi olan zakkum’un ne olduğunu nerede yetiştiğini yine delilleri ile gösteren bir anlatım var. Çalışmanın sahibine bu bilgileri daha çok insana ulaştırması gerektiğini söyledim. dinleyen herkeste bu yönde telkinde bulunuyor ama kimsenin kendisini dikkate almayacağını görüşmek dahi istemeyeceğini düşünüyor. Çalışmalarında kendi isminin zikredilmesine filan takılan bir adam değil. isterlerse kendi çalışmaları gibi yayınlasınlar, yeterki bu bilgiler gün yüzüne çıksın istiyorlar. Seni takip eden biri olarak görüşmeniz hususunda girişimde bulunacağımı söyledim. Kabul ederse seve seve gelir anlatırım dedi.
      senin belirleyeceğin gün ve mekanda yarım saatini bize ayırabilirsen bizi çok memnun edersin abi.
      Saygılarımla

    3. Yusuf Alpöz says:

      Hocam merhabalar, sıkı takipçinizim. Benim sorum, evrim kutsal kitabımızla çelişmiyorsa ve dolaylı olarak maymundan geldiysek aynı zamanda kutsal kitabımızda geçen ” Onlara aşağılık maymunlardan olun dedik.” ifadesi için ne demek gerekiyor? Bu durum aklımı çok karıştırıyor izah ederseniz sevinirim. Sevgiler..

    4. Sertan says:

      Sayın Hocam, ilk öncelikle insanlara faydalı olacak böyle bir site kurduğunuz için teşekkür ederiz.Size sormak istediğim konu şu hocam, ben 22 yaşına girdim geçtiğimiz ağustos ayında ve bugüne kadar eğitim nedeniyle ibadetlerimi yerine getirmedim sürekli erteledim. Ağustos ayında Allah’ın var olup olmadığını düşünmeye başladım,düşündüm ve şu soruları sordum. Biz nereden geldik biz nasıl oluştuk, evren nasıl oluştu gibi.Bilim adamları evrenin 13.5 milyar yıl önce bir patlamayla ve çok kısa süre içerisinde uzay ve maddenin oluştuğunu söylediler.Yani 13.5 milyar yıl önce hiçbir şey yoktu, her şey tek bir nokta halindeydi, bugün ki oturduğumuz, kalktığımız hareket ettiğimiz uzay yoktu. Peki neden madde var oldu.Bana göre uzay belli bir şeyin içinde genişliyor, uzayda bir şeydir ve uzayı aldığımızda hiçlik var deriz ama aslında hiçlik yoktur. Yani her şey tek bir noktadan oluştu ve o noktanın dışında bir şey olması gerek Allah evreni öyle düzenli bir şekilde yaratmış ki insan görünce tüylerim diken diken oluyor, anlaması gerçekten çok zor. Bana göre burası maddi boyut ve bir boyut daha var bizim göremediği iz yani ahiret ortaya çıkıyor. Biz öldüğümüz zaman vücudumuzda bulunan hiç bir atom yok olmayacak yine evrende var olmaya devam edecek bizim ruhumuz beynimiz de yer alıyor bizi biz yapan beyindir. 5 milyar yıl sonra güneş dünyayı yok edecek yanlış hatırlamıyorsam 1 trilyon yıl sonra evren yok olup yeniden oluşacak, şunu unutmamak gerek madde var iken yok, yok iken var olamaz o zaman evrendeki bütün madde hiç bir şekilde yok olamaz peki bu madde nereden geldi işte maddeyi Allah yarattı. Bigbangin dışında başka bir boyut var bilim adamları buna çoklu evren modeli desede ben buna inanmıyorum işte uzayın dışında bir şey olmak zorunda çünkü bir şey olmasaydı uzay neyin içinde genişleyecekti, Allah o Bigbangin dışındaki boyutta Allah her yerde içimizdeki her bir atomun içinde uzayın boşluğun her köşesinde ve bu kanılardan yola çıkarak Allah’ın varlığına inandım bir diğer önemli soru insan nasıl oluştu bugünlerde sürekli düşündüğüm ben nasıl oldu da bu bedende var oldum, nasıl düşünebiliyorum 1997 yılından önce yoktum aslında vardım o zamanlar ben sadece atomdum, mineraldim, proteindim evrende veya uzayda yapıtaşlar olarak bulunuyordum ve o yapıtaşlar bir araya gelerek ete, kemiğe büründüm. Kafatasımın içindeki beynim oluştu yani ben oluştum bu çok büyük bir mucize işte bu konulardan yola çıkarak Allah’ın varlığını her yerde her şeyi gördüğünü, bildiğini anladım o zaman tüylerim diken diken oldu hocam ve şimdi çok korkuyorum ölmekten, acı çekmekten, Allah’ın karşısına çıkmaktan, cehenneme gitmekten , o kadar çok korkuyorum ki, beynimin bir gün çürüyüp gideceğini düşünmekten çok korkuyorum hocam ve geçen ay ibadetlerime başladım 5 vakit namazımı kılmaya bazı vakit namazlarını kaçırdığım oldu Allah kabul eder mi? Ve bugüne kadar günahlar işledim oruç tutmadım ibadetimi yerine getirmedim.Bundan sonra dini görevimi Gönülden inanarak yerine getirirsem Allah günahlarımı affeder mi hocam, nefsime hakim olmadığım zamanlar oldu hocam her defasında çok pişman oldum vazgeçtim ama şeytan nefsim beni yoldan çıkarmayı başardı ama şimdi gayretle uymamaya çalışıyorum doğru yolu bulmaya çalışıyorum Allah beni affeder mi? Ölümden, acı çekmekten çok korkuyorum bu bedene nasıl girdiğimi nasıl öleceğimi düşünmekten kendimi alıkoyamıyorum ve psikolojim çok bozuk hocam.İnşallah şeytan araya girmezse 5 vakit namazımı kılmaya devam edicem. Sizce bu yaştan sonra ne yapmalıyım nasıl psikolojik yönden moralim i düzeltir ve sevgili peygamberimiz salallahü aleyhi vesellem Hz.Muhammed’in yolundan gitmek için ne yapmalıyım geç kaldım mı? Ve dünyanın güneşin etrafında dönüşünü düşündükçe bile Allah’ın kudretini görüyor ve korkuyorum hocam lütfen psikolojimi düzeltin hocam.

    5. Özlem says:

      Sizi medyadan takip ediyorum. İslama bakış açınız oldukça etkileyici. Toplumun hurafelerinden uzaklaşıp islamiyeti yaşamaya, algımı, öğretilen ve alıştırılanlardan kurtarmaya çalışsam da berrak bir yol bulamıyorum. Sorularım sizi rahatsız etmezse ara sıra yazabilir miyim?

    6. Metin says:

      Selam olsun emre dorman dün bir mevzuu konuştuk arkadaşın biri sizin istanbulda konuşmanızda bulunmuş sonra diyor ki din anlattı anlattı çıkıp son model arabası ile gitti x5 miş allah aşkına arabanız nedir.aslında cevabını verdim.bir müslüman en iyisine layıktır.diye
      Ama olayda çamur atma durumu var ve ben kabullenemedim.mail olarak cevap verirseniz menmun olurum.

    7. Emin Hüseynov says:

      Salam Aleykum deyerli Hocalarim.Sizin videolari izlediyimden daha cok bilinclendim. Size bir sorum var cevaplandirirsaniz cok sevinirim.Allah Quranda insan yaratilishi konusunda bize mesaj gönderiyor ki,biz insani en güzel şekilde yaratdik. ALLAHIN yaratdiginda hic bir kusur göremezsiniz.Her sheyi ölçüsünde çok güzel bir şekilde yapmish. Bu konuda daha çok ayeler gőre biliriz.
      Gelelim soruma.Erkek çoçuklarimizi Sünnet yaparak şeytanin vesvesesine uymuşmu oluyoruz?(An-Nisaa suresi 119 ayesi )bu ananlamami geliyor?
      Lütfen bu konuda bi açiklama vere bilirmisiniz?Önceden teşekkür ederim. ALLAH SIZDEN RAZI OLSUN.

    8. Aslı says:

      Çok değerli Emre Hocam,

      Bakış açınız, duygu ve düşüncelerinizi şu konu hakkında çok merak ediyor ve önemsiyorum.

      Kıymetli yorumlarınızla ben ve benim gibi nice aklı karışık, gönlü sıkışık kardeşlerinizi aydınlatırsanız çok memnun olurum.

      Biliyorum ki bu dünyada mallarımızla, canlarımızla imtihan olmak gibi evlatlarımızla da imtihan olmak kaçamayacağız bir durum.Lakin devir artık öyle bir hale geldi ki kaçamayacağımız bu imtihanı bilip de göz göre göre böylesine sekülerliğin, kapitalist zihniyetlerin çoğaldığı; son derece kaotik ve bilhassa çocuklarımız, gençlerimiz için edepli, ahlaklı, iffetli, değer ve inançlarının farkında, bu zamanda dahi bu değerleri benimsemeye gayretli birer müslüman olmanın zorlaştığı dünyamızda sizce bu hayata bir çocuğun gelmesine vesile olmak, bu riske göz göre göre lades demek ne kadar doğru bir tutumdur?

      Bilemiyorum belkide benim bakış açımda bir hata var ki;varsa lütfen siz beni düzeltin ve yoluma ışık tutun.

      Bir yandan ebeveyn olmanın verdiği tarif edilemez bir sevgi, merhamet ve nicesi duygular bir yandan da olunmaması gerektiğini haklı çıkaracak endişe ve güvensizlik dolu sebepler.

      Rabbim hepimizi sağlam bir teslimiyet ve her türlü imtihan karşısında sabrı ve şükrü kuşanan halis kullarından eylesin inşallah.(ki belkide temel mesele bu: bu donanımı kendimde görememek ve kendimden emin olamamak)

      Sizin gibi kıymetli ilim insanlarının varlığını, çalışmalarını bilmek bizleri bilgilendiriyor, güç ve huzur veriyor.
      Rabbim sağlık, huzur ve ilminizi arttırsın daha nice hayırlı yol ve insanlarla yollarınızı kesiştirsin inşallah.

      Kanada dan Sevgi ve Saygılarımla

    9. Ensar ATALAY says:

      Hocam merhaba.Kan orucu bozar mı?

      • Ensar ATALAY says:

        Kan abdesti bozar mı?

    10. Aslı says:

      Sevgili ve Değerli Emre Bey;

      Öncelikle belirtmek isterim ki bakış açınız,duygu ve düşüncelerinizi şu konu hakkında çok merak ediyor ve önemsiyorum. Paylaşır ben ve benim gibi kafası bu konuda karışıkları kıymetli yorumlarınızla aydınlatırsanız çok memnun olurum.

      Sorum ise giderek son derece kaotik ve bilhasa çocuklarımız,gençlerimiz için ahlaklı,edepli,değer ve inançlarının farkında bunları böyle bir devirde dahi hala benimsemeye gayretli birer müslüman olarak kalmanın zorlaşdığı dünyamızda sizce bu hayata bir çocuğun gelmesine vesile olmak ne kadar doğru bir tutum? Yada bu konuya seküler bakış açısından uzaklaşarak(böyle bir dünyaya çocuk getirmek) nasıl bakabiliriz?

      Çok teşekkür ediyor, sizleri ilgi ve merakla takip ediyorum.Rabbim tüm gayret ve ilminizi arttırsın. Sizleri daha nice hayırlara,gönüllere,akıllara vesile hayırlı kullarından eylesin.

      Kanada dan selam ve sevgilerimle
      Aslı

    11. Nigar Kurumlu says:

      Merhaba,
      Çok değerli Emre Dorman

      Doğru değerleri,doğru anlayış ve anlatımla
      yapmış olduğunuz yazılarınız, program
      ve kitaplarınızla bizlere ulaştırdığınız için
      hayatın en dibe vurduğumuzu hissettiğimiz
      zamanların da faydasını bulduğumuz için,
      çok teşekkür ederim. Allah sizden razı olsun…

    12. mehmet turan says:

      Kıymetli Emre Bey sizi izledim bir kaç defa.
      Ancak büyük hüsrana uğradım. Siz kendinizi çok ciddiye alıyorsunuz. Tamam bir şeyler yapmak istiyorsunuz ve Türkiye’de ortam buna müsait ancak avamlık fışkırıyor her tarafınızdan. Açık konuşayım laf arasında kırk görgüsüzlüğünüz var. İkide bir Dr. bilmem ne diye tanınmaya çalışmayın. Derdiniz hakikat olsun. Öyle instagramdaki talebeler gibi konuklarınızın doktorasını lisansını konuşurken yanında yazmak falan da aynı cehaletin cürretiyle yapılan işler. Koca Süleyman Ateş konuşuyor yanda doktorası yazıyor. Sizin gibi insanlar için biraz fazla önemli olabilir bu işler ancak abartmayın ve lütfen kendinizi geliştirin.

    13. onur says:

      Emre Bey merhaba,

      Tamam çok eşlilik için adaleti sağlayamazsınız diyor ama başta neden çokeşlilik onayı var? hiç yok dese? bir de neden sadece erkek için izin var? neden kadın için çokeşlilik yok?

    14. T.TAŞPINAR says:

      ANKEBUT SURESİNDEKİ İNANILMAZ

      ENLEM-BOYLAM MUCİZELERİ

      http://www.yenimucizeler.com

      http://www.yenimucizeler.com/index.php?topic=8.0

      Ankebut suresinde böylesine açık ve net bir mucizenin olabileceğine inanamayacaksınız.

      Ankebut suresinin sure numarası 29 dur. Bu surenin 38. ayetinde Semud ve

      Ad kavminden bahsedilerek, onların yaşadıkları yerler hakkında beyanda

      bulunulduğu ve açıklama yapıldığı belirtilmektedir. İster istemez tam bu ayette

      bu kavimlerin yaşadığı yerler hakkında açıklama yapıldığının belirtilmesi, bu

      yer belirlemenin bir çeşit navigasyon koordinatıyla gerçekleşebileceğini

      düşündürdü. Dünya üzerinde bildiğiniz üzere ancak paralel ve meridyenlerle

      (enlem-boylam) bir yer belirleme mümkündür. Bunun için iki veri gereklidir:

      Enlem ve boylam değerleri.

      Kuran-ı Kerim?deki ayetlerin de bir koordinatı bulunur. Bunlar o ayetin Kuran?ın neresinde olduğunu anlamamıza

      yardımcı olur. Tahmin edeceğiniz üzere Ankebut suresi 38. ayetin koordinatı olan

      (29: 38) verilerini enlem ?boylam değeri olarak uyarladığımızda ortaya çok

      şaşırtıcı bir mucize çıkmaktadır. Gerçekten de 29. Kuzey paraleli ile 38. doğu

      meridyenin birleştiği nokta, ayette geçen kavimlerin yaşadığı bölgeye isabet

      etmektedir. Semud kavmi, Ad kavminin devamı olan bir toplumdur. Ad kavmi helaka

      uğradıktan sonra ilk yaşadıkları bölge olan Arabistan Yarımadasının güneyinden,

      kuzeye göç etmişler ve Semud kavmini oluşturmuşlardır. Aynı bölge bu bakımdan Ad

      ve Semud?un yaşadığı yerlere karşılık gelmektedir. Aynı şekilde 36. ve 37

      ayetlerde bahsedilen Medyen kavminin yaşadığı bölge de tam olarak 29. paralel

      ile 36. Ve 37. meridyenlerin birleştiği yerlere karşılık gelmektedir. Üstelik

      Semud kavmnin yaşadığı yerle ilgili olarak Medine (Hicaz) ile Şam arasındadır

      deniyor ve Medine ile Şam arasına bir doğru çizdiğimizde tam orta noktası 29.

      kuzey paraleli ile 38. doğu meridyeninin kesiştiği noktaya rastlıyor. Bu coğrafi

      bölgelerin haritaları ve haritalar üzerindeki enlem-boylam gösterimleri ilgili

      çalışmada kaynaklarıyla birlikte mevcuttur.

      Bunlarla da bitmiyor. Lut

      Gölü?nün coğrafi konumu ve Hz. Musa?nın denizi yardığı tahmin edilen bölgelerin

      de koordinatları sure ve ayet numaralarıyla işaretlenmiş.

      Neden kuzey

      paralelleri ve doğu meridyenlerinin esas alınması gerektiğinin de çok basit bir

      açıklaması vardır. Sure ve ayet numaraları doğal olarak pozitif tamsayılardan

      oluşmaktadır. Koordinat düzleminde her iki unsurun da pozitif olduğu bölge (+x,

      +y), dünya haritasına uyarlandığında kuzey paralelleri ile doğu meridyenlerine

      karşılık gelmektedir. (Ekvatoru x- ekseni, 0 derece boylamını da y- ekseni

      olarak varsayıyoruz. )

      Ayrıca neden Ankebut?… Ankebut örümcek anlamına

      gelir. Surenin bir ayetinde örümceğin evinden bahsedilir ve sure adını bu

      ayetten alır. Örümceğin evi, bilindiği üzere örümcek ağındandır. Örümcek ağı

      şekil itibariyle doğadaki yapılar içerisinde paralel ve meridyenlere en çok

      benzeyenidir. Üstelik El-Ankebut kelimesi teknik bir terim olarak, lehva

      üzerindeki şebeke ( ağ, örgü, ızgara) anlamına gelmektedir. Tıpkı bir haritanın

      üzerindeki enlem- boylam çizgileri gibi?

      Daha ne kadar açık bir mucize

      bekleyebiliriz ki?

      www. yenimucizeler. com

      Bu konuların dışında yeni

      tespitlerimden biri olan, Hz.Adem ve Havva’nın yeryüzüne indirildiği yerin

      koordinatlarıyla ilgili olan ve National Geografic kurumunun yürüttüğü

      Genografic Project çalışmasına dayanan mucizevi uyumu da incelerseniz çok

      sevinirim.2/Bakara:36 ayetiyle 2:36 koordinatlarının nasıl mucizevi bir şekilde

      uyum gösterdiğine tanık olacaksınız

      http://www.yenimucizeler.com/index.php?board=75.0

      Ayrıca şu konunun da mutlaka incelenmesinde fayda vardır:

      http://www.yenimucizeler.com/index.php?topic=15.0

      BU VE DİĞER BİRÇOK MUCİZENİN İNSANLIĞA DUYURULARAK İSLAM

      İNANCININ YAYILMASINA KATKIDA BULUNMANIZI RİCA EDERİM…

      EĞER MESAJIMI

      OKUDUYSANIZ KISA BİR YORUM GÖNDERİRSENİZ SEVİNİRİM..

      ALLAH`A EMANET

      OLUN..

    15. muhammed koca says:

      hocam iyi geceler Allah sizden razi olsun. Namaz da tahiyyata oturdugumuz da Allahümme salli okuyoruz. Namaz peygamber efendimiz den oncede var oldugunu Kuran da okuyoruz. benim sorum da bu Peygamber efendimiz zamanin dan once tahiyyata oturulunca ne okuyolardi. yada suan biz ne okumaliyiz

    16. aybüke yıldız says:

      Merhaba hocam ismim Aybüke Yıldız. Sizi son derece önemli fakat kimsenin görmediği, dünyanın bir nebze olsun sesini çıkardığı (çok yetersiz de olsa) fakat ülkemiz yöneticilerinin ve halkının büyük çoğunluğunun maalesef görmezden geldiği bir mesele için rahatsız ettim. Hakkında yazmak istediğim konu Doğu Türkistan.

      Hocam Doğu Türkistan vayahut Çin’in verdiği isimle Sincan Uygur Özerk Bölgesi dediğimiz yer Türk ve Müslüman bir halk. 1949’dan beri Çin işgali altında. Bu işgalin boyutları da gün geçtikçe ilerliyor. Bugün Doğu Türkistanlılar ne kendi dillerini konuşabiliyor ne ibadetlerini yapabiliyor ne de özgürce yaşayabiliyor. Çin muazzam bir soykırım politikasına girişmiş durumda.

      Akademisyenler dahil Çin Hükümetinin keyfine göre binlerce kişi tutuklanıyor. Tutuklanan insanlar yıllarca hapislerde kalıyor ve genelde öldürülüyor. 1 milyon kişi Nazi benzeri toplama kamplarında tutuluyor. Bu kişilerin organları daha ölmeden toplanıyor, yetim ve öksüz kalan çocukları Çin’in asimilasyon politikalarıyla Çinlileştiriliyor. Yapılanları kısaca özetlersek;

      • Doğu Türkistan’daki Uygurlar arasında ve yurt dışıyla bağlantılar kesilmiş durumda

      Geleneksel Uygur kıyafetleri yasaklanıyor.
      Helal yiyecekler kanunen yasak hale getirildi.
      Çin yönetimi aynı zamanda Uygur kültürünün başka diğer yönlerini de yok etmeye çalışıyor.
      Uygurların tarihi binaları yıkılıyor. Pek çok Cami yıkıldı.
      Tüm Uygurların DNA’ları toplanıyor. 23 Ocak tarihli bildiride 2018’de ‘’İki Yerleştirme’’ adı altındaki kararname gereği yaşlılar ve sahipsiz çocukları devlete bağlı kreş ve huzur evlerine toplama işlemleri devam ediyor. Çinli yetkililer Sincan bölgesinde 12 ile 65 yaş arasındaki halktan DNA örnekleri, parmak izleri, göz taraması ve kan grubu gibi birçok bilgi topluyor. Bu bilgiler ORGANLARIN ÇALINMASINDA kullanılıyor zira Çin organ satışından büyük gelir elde ediyor.
      Her Doğu Türkistanlı aileye bir Çinli erkek yerleştiriliyor
      Sözde ‘Kardeş Aile Projesi’ başlattılar. Her Doğu Türkistanlı aileye bir Komünist Parti üyesi veriliyor. İnsanları evlerinde de gözetlemek için bu yapılıyor. Bu üyeler rapor yazıyor ve bu rapora göre başınıza her şey gelebilir.

      Doğu Türkistanlı kızlar zorla Çinlilerle evlendiriliyor.

      Şu an yaklaşık 5 milyon kişi toplama kampında. Kamplar hapishane gibi. Yüksek duvarlar, dikenli tel örgüler, gözetleme kuleleri. Kamp içerisi 24 saat izleniyor, tuvaletlerde bile kamera var. Doğu Türkistanlılar uykusuz ve aç bırakılıyor. Küçük hücrelerde 30-40 kişi kalıyor. Ne olduğu belli olmayan ilaçlar veriliyor, iğneler yapılıyor. Cuma günleri zorla domuz eti yediriliyor. Hiçbir inancın olmadığı, sadece Çin Komünist Partisi’ne inancın olduğu söyletilmeye çalışıyor. Komünist marşları ve şarkıları zorla söyletiliyor, iyi söyleyene yemek veriliyor. Bu standart olanlar. Bir de işkenceler var. Bir sandalyeye oturtuyorlar. Bu sandalyede kımıldadığınız anda elektrik veriliyor.
      Çin’in Toplama Kamplarına Sevketme Gerekçeleri İse Şöyle:

      Başörtüsü takan Müslüman Türk Hanımılar ile sakal bırakan erkekler
      Devam ettiği okulda Çincenin yerine kendi ana dili olan Uygur, Kazak, Kırgız, Özbek, Tatar ve diğer Türk lehçelerini kullananlar
      Sigara ve İçki içmeyi reddedenler
      Çinceden başka Arap asıllı alfabe ve yazı ile basılı her türlü kıyafetleri giyenler
      Watssap haberleşme sistemini kullananlar
      Çin devletinin resmi yöneticileri ile sorun yaşayan, onların uygulamalarına karşı gelen ve kavga edenler. Yönetime onlar hakkında şikâyette bulunanlar
      Dış ülkelere seyahat edenler
      İslam dininin hükümleri ile örf adet ve gelenek ve göreneklere göre cenaze merasimi yapan ve defin edenler
      Oruç tutanlar
      İbadet etmek için Mescit ve Cami’ye gidenler
      Aylan Bebek Bu Kez Doğu Türkistan’da. Anne babası aynı anda toplama kamplarına alınan 3 yaşlarındaki bebek sahipsiz kaldı ve maalesef donarak hayatını kaybetti. Akrabalarının evine de yerleştirilemedi çünkü onlarda toplama kampına alınmıştı…

      PEKİ SİZDEN NE İSTİYORUM?

      Hocam yalnızca bu konuyu dile getirmenizi, sizi takip eden binlerce insanı durumdan haberdar etmenizi rica ediyorum. Aşağıda linkini paylaştığım videolardandan da daha detaylı bilgi sahibi olabilirsininiz. Devletimiz diğer pek çok ülke gibi Çin’le ekonomik ilişkilerin zedelenmemesi için hiçbir şekilde sesini çıkarmıyor. Yapılan zulümler ana akım medyada yer almıyor. Bir tepki doğması ve belki Çin’in geri adım atmasını sağlamanın tek yolu toplumsal duyarlılığı artırmak gibi görünüyor.

      Kendim sosyal medya hesaplarımdan paylaşıyorum bu haberleri ve etrafıma yaymaya çalışıyorum fakat etkisi pek yüksek olmuyor. Vaktinizi ayırıp okuduysanız çok teşekkür eder, hayırlı günler dilerim.

      https://www.youtube.com/watch?v=XPNfSVb3eUo&t=23s

      https://www.youtube.com/watch?v=cDUN2CHpGGA

    17. Tamer says:

      Selamın aleykum,
      Emre bey merhaba,
      Sizi bir süredir takdir ederek takip ediyor kitaplarınızı okuyorum.
      Ben maalesef yurtdışında almanya da yaşıyor ve 4 kız babasıyım
      2 gün önce büyük olan kızımın (17) 2 yıl önce müslüman olan birkaç yetişkin yaşta kişiler tarafından tecavüze uğradığını öğrendim.
      Çok karışık duygular içerisindeyim…
      Gücüm kuvvetim yerinde birisiyim çok kararsız kaldım bunun cezasını ben verebilirmiyim dini acısından?
      Tek engelim ALLAH korkum…

      Iyi ki varsınız ve yolunuz açık olsun…
      Saygı la selamlıyorum

    18. selim aydın gümüşdal says:

      hocam, selamlar.
      ben kısıtlı bilgilerimle, okuduğum kitaplardan ve tabiki Kuran’dan anladığım kadarıyla güneş takvimini kullanmamız gerektiği sonucuna vardım. bu sonuca giderken en kesin kaynağıda isra suresi 12. ayetten aldım. gecenin ve gündüzün birer Allah nişanı olduğundan, sonra gecenin nişanını silip gündüzünkini bıraktıkki yılların hesabını bilesiniz diye yazan bir bilgi.
      buna göre Allah takvim tutarken güneşi kullanın demekte. ayrıca Allah haram aylardan bahsederkende yine takvime atıfta bulunarak ayların yerlerini değiştirmeyin demiştir.
      öyleyse her sene 10 gün 8 saat 44 dakika 21 saniyeydi sanırım tam hatırlamıyorum, kadar süre aylarda geri giden bir takvime göre neden ramazanı ve kadir gecesini vs belirliyoruz? yani eger hicretin 10. yılında kabul edilen takvim esaslarına göre garip bir şekilde kurandaki ayetlere ters düşmekte. önceki 20 yıl boyunca nasıl hesaplandı?
      son olarak,eger güneş takvimine göre ramazan gibi ibadetlerimizin belirlenseydi, hesaplarımda hata olabilir, ilk vahinin geldiği kadir gecesinin içinde bulunduğu ramazan ayı bilinen aralık ayının 4. günü başlamıştır.
      saygılarımla

    19. Murat BİLGİN says:

      Hocam merhaba,
      Ramazan boyunca çok faydalı programınızı her sahurda izledim mümkün olduğunca,az önce de internetten 5 kitabınızı aldım eminim çok faydalanacağım.Hocam özellikle bir hususu soracağım fırsat bulup cevap verirseniz çok sevinirim.Kur’an’da bir ayet var ben bahsedince anlayacaksınız şöyle geçiyor “Siz Muhammedin evine sıklıkla gitmeyin,gidince fazla oturmayın” şeklinde yani peygamberimizin evine gidişe çerçeve çiziliyor gibi…şimdi benim 3 erkek çocuğum var bu ayeti kaynak gösterip “Allah böyle bir emir vermiş olamaz” diye şüpheye düşüyorlar ve Kur’an’ın tahrif edilmiş olabileceğini söylüyorlar.Sizden ricam bana bu ayetle ilgili mümkünse bir açıklama göndermeniz.Şimdiden teşekkür eder başarılar dilerim…Saygılar

    20. Ceylan Hazinedar says:

      Emre Bey merhaba,
      Programınız ve bizlere kattığı faydalar için çok teşekkür ederim.
      Büyük bir samimiyetle hakikatin farkına yeni yeni varan biri olarak öncelikle benim için geç de olsa, Ramazan’ın başlangıcıyla programınızdan haberdar oldum ve Rabbim kabul ederse başladığım oruçlarımın sahurlarında her gece sizleri soluksuz izliyorum. Nasip edene şükürler olsun. Mehmet Okuyan Hocama üniversite mailinden de ulaşmaya çalıştım ancak yanıt alamadım.Hocamın engin bilgisiyle kaleme aldığı sizin de programınızda bahsettiğini tefsirine internet üzerinden ulaşamadım. İlgili tefsirine ve hocamın diğer kitaplarına nasıl ulaşabilirim? Başlangıçta da belirttiğim gibi Kuran-ı Kerim’i kendini bildi bileli bilen ama yeni okumaya ve anlamaya çalışan biri olarak bana bu yolculuğumda eşlik ederseniz müteşekkir olurum. Saygı ve Selamlarımla,

    21. Esra says:

      Kadınlar adeteyken namaz kılabilir mi oruç tutabilirler mi ibadet etmek sorunmudur Kur’an’ı Kerim’de yeri varmıdır

    22. Yasin ŞENEL says:

      Emre bey merhabalar,
      Size ve Mehmet OKUYAN Hocaya ulaşabileceğim bir ortak mail varmı? Sosyal media hesaplarım yok ama elektronik posta hesabım mevcut.
      Merak ettiğim konuları ve sorularını uzun uzadıya word olarak yazıp sizlerden cevap almam mümkün mü?
      Yada bildiğimi sandığım şeylerin ne olduğunu bana anlatmanız mümkünmü?

    23. Mesut Uça says:

      Bu konuda bizi aydınlatmanızı rica edeceğim
      Saygılarımla

    24. Mesut Uça says:

      Emre bey,
      Ramazan Programınuzı ilgiyle izliyorum
      Bir konuda bizi aydınlatmanızı rica edeceğim
      Namazda rüku ya eğildiğimizde oyurduğumuzda ve secdeye gittiğimizde ayaklarımız şöyle duracak olmazsa namaz olmaz zedelenir gibi bazı hocalar açıklama yapıyor buda bir çok benim gibi kişilerde soru işareti oluşturuyor

    25. Nigar says:

      Tüm kitaplarını Azerbaycana sipariş ede bilirmiyim ?
      Fiyatı?

    26. Bahattin aslan says:

      Selam aleyküm hocam namaz birleştirmek hakkında sorum var; mesela bir kişi öğlen kıldıktan sonra ikindiyi bir saat sonra kilsa veya ikindi ezanı okumadan kilsa namazı birleştirmiş sayılmaz mı? İkindi ve yatsı vakti Kuran’da var mı ? Nasıl geçiyor? Bana cevap atarsanız sevinirim şimdiden teşekkürler

    27. Mahmut Celal Özmen says:

      Emre bey kardeşim, kitaplarınızdan ücretsiz istifade etmek istiyorum; selam ve dua ile… Mahmut Celal Özmen.

      Adres: Konak Mah. Beşevler CD. Barutçuoğlu APT. No:93/1 (16110) Nilüfer/Bursa

    28. Nilüfer says:

      Emre Bey basarilariniz daim olsun…
      Beynimiz durdu ve her yolu deniyoruz…
      Kendi cocugum gibi 10 cocugun sagligi gelecegi icin AYDINLAR ailesinden birine ulasmam gerek.
      Amacım ACIBADEM den indirim istemek… para pul talebimiz,bedava hizmet gibi bir talebimiz yok.
      Basaramadik,iletisim yolu bulamadik aileyle.Allah rizasi icin olumsuz bile olsa donus yapin bize yol gösterin.
      Hoşçakalın.

    29. Deniz Ocak says:

      Hocam öncelikle merhaba. Kitaplarınızda yer alan ayetlerin tefsirlerini kendiniz mi yapıyorsunuz, yapmıyorsanız hangi tefsiri kullanıyorsunuz? Oldukça açık ve anlaşılır olduğu için faydalanmak istiyorum. Eğer kendiniz tefsir ediyorsanız da arapça nasıl öğrenilir, tefsir seviyesine nasıl gelinir? Bilgilendirirseniz çok mutlu olurum.
      Saygılar, Hürmetler..

    30. felat yılmaz says:

      Merhaba Sayın Emre Dorman
      Ben 80 Diyarbakır doğumluyum Elektronik Mühendisiyim 2 kızım var. Yazılım satan aile firmamızda müdürüm.
      Ben annesi seyit soyundan gelen baba tarafı sultan şeyhmuzla akraba olan anne tarafından nerdeyse soyunda 3 kişiden 2 si kuran hocası olan bir aileden geldim.
      Ama kuranı küçük yaşlarda 10 larca kez arapça okumama rağmen içime sindirmem mantığımın evet ya bu Kitab Allahtan gelmiştir mükemmel kitap dememe ise Rahmetli Cenk Korayın 19 ile ilgili kitap ve sonra sizin müthiş gayretiniz. vesile oldu.
      Sizi Edip Yükseli Mehmet Okuyanı tanıdıktan sonra evet ya benim kalben kabul ettiğim ama mantığıma uymayan din aslında ne kadar da yanlış tanıdığımı fark ettim.
      Özellikle hac ibadetinin amacı ve hangi zamanlarda yapılacağı videonuzu çok benimsedim. Allah sizden razı olsun.
      Sizin dışınızda Mehmet Okuyan Edip Yüksel İhsan Eliaçık ve M.İslamoğlunu beğenerek ve diğer bir sürü cemaat ve tarikat hocalarını da ibret almak için , ateist sitelerini ise yanlışlarımı bulmak ve ateist eşimi daha iyi anlayabilmek ve onun dinimize geri dönebilmesi için yardım edebilmek için takip ediyorum.
      Şimdi size sormak istediğim soruya gelmek istiyorum.

      Cariyelik meselesi.
      Şimdi öncelikle benim araştırmalarımdan sonra anladığım cariyelik şöyle ;

      Bir adam evlidir ve eşini seviyor ama eşi ihtiyaçlarını (temizlik yemek sex cocuk ve belki de sevgi ihtiyaçlarını) karşılayamıyor.
      Adam eşinin de rızasını da alarak (eğer yanlışsam lutfen beni uyarın) bekar bir kadınla (evli de olabilir mi) anlaşma yaparak (onun da rızasını alarak) durumu anlatıp ihtiyacını söyleyebilir eğer o da kabul ederse topluma da söyleyerek onu cariye olarak alabilir. Diye düşünüyorum.
      Cariye açısından faydalarını düşününce
      1.si kadın yoksul olabilir yada yoksul değil ama evlenmek istemeyen yada evlenemeyen birisidir yada belki dul çocuklu olabilir. Bu kadının da tek ihtiyacı maddiyat değil belki sex de olabilir bu yuzden anlaşmayı kabul edebilir.
      – Bu sayede kadının zina yapması önlenebilmesi acısından yada kötü yola düşmesi önlenmiş ve toplum tarafından da kabul gormus olması açısından toplumdaki birçok soruna da care olmuş olur
      Buyüzden cok iyidir diye düşünüyorum

      – Dolayısıyla erkeğinde zina yapmasının önü kapatılmış aldatma ortadan kalkmış olur
      – Belki de kurandaki cariyelik uygulansa genelevlere gerek kalmamış olacaktı neyse bu baska konu
      Ozaman neden evlenmiyor da cariye olarak alıyor diyeceksiniz
      Bence o da şundan geliyor kuranda nikahlayacagımız eşlerimizin arasında eşit davranmamız gerektiği yazıyor
      Ben bunun mümkün olmayacağını oyuzden kuranın bize tek eşli olmamız gerektiğini gösteriyor diye düşünüyorum
      Şimdi benim bu düşüncelerim doğruysa yada nereleri yanlış sizden bekliyor olacağım
      Sorum şu
      Bir arkadaşıma bunları anlattım
      O da bana anlattıkların mantıklı ama
      Ozaman bir kadın da kendine bir cariye diye erkek tutabilmeli dedi.
      Savı da şu çünkü evlenmiş bir kadın da yıllarca erkeğinden cinsel anlamda tatmin olamamış olabilir yada eşi kısır olduğu için çocugu olamamış olabilir eşini de cok seviyor boşanmak da istemiyor ahlaklı sekilde çocuk yapmak istiyor yada eşi yatalak olmuş onu seviyor bakıyor ve birine cariye olup sex ihtiyacını karşılamak istiyor olamaz mı neden evli kadınlar da cariye olamıyır diye birşey sordu
      Açıkcası sizden bu konu da yardımınızı bekliyorum

      Son 1 sorum da şu

      Yazımın başında da belirttiğim gibi benim eşim ateist. Küçüklüğünde babasının içki içip annesine ve kardeşlerine kötü davranmasının travması onu ateistliğe iten bir faktör olmuş diye düşünüyorum.
      Onu geri kazanmak için kuranın anlamını sizden ve diğer değerli hocalarımdan öğrenmeye çalışıp ona anlatmaya çalışıyorum.
      Sizin de onu Müslümanlığa geri kazandırmam için vereceğiniz taktikler var mı ?

      Teşekkürler

      İyi çalışmalar

      Saygılar
      Felat YILMAZ
      05322812881

    31. Oğuz özkaya says:

      Dinin elden gidiyor sözü çok yalnış kullanılıyor bence. Sizinde fikrinizi almak isterim.

    32. Ömer Faruk Temizer says:

      Değerli Hocam,
      “Kuran’ı Kerim’in Allah kelamı olduğu” vb. hususunda, aşağıdaki metni sizinle paylaşmak istedim. Eğer varsa hatalı kısımlarının şahsıma ait olduğunu baştan/peşinen kabul eder, bu vesileyle selam ve saygılarımı iletirim.

      Prof. Dr. Ö. Faruk Temizer
      İnönü Üniversitesi Eğitim Fakültesi
      Matematik ve Fen Bi̇li̇mleri̇ Eğitimi Bölümü
      Matematik Eğitimi Anabilim Dalı
      Öğretim Üyesi (MALATYA)

      Cep Tel: 0506 4489593
      Dahili: 0422 3774162

      KURANI KERİM NEDEN ALLAH
      KELAMIDIR ?

      1-(Suları acı ve tatlı olan) iki denizi salıvermiştir; birbirine kavuşuyorlar.
      (Fakat) aralarında bir engel vardır, birbirine geçip karışmıyorlar. (RAHMÂN 19-20)
      (Bu ayet, deniz araştırmacısı kaptan Kustov(Cousteau)’un 20. yüzyılda farkettiği bir gerçeğe işaret etmekte)

      2-Rüzgârları aşılayıcı olarak gönderdik…(HİCR 22)
      (Bu ayet, ancak son yüzyıllarda Biyolojide geçen bitkilerdeki/çiçeklerdeki tozlanmaya işaret etmekte)

      3-Dağları görürsün, onları hareketsiz sanırsın. Hâlbuki onlar bulutların geçişi gibi hareket ederler…(NEML 88)
      (Bu ayet, insana (bana) dünyanın döndüğünü hatırlatmakta)

      4-İnkâr edenler, göklerle yer bitişikken, bizim onları ayırdığımızı ve diri olan her şeyi sudan meydana getirdiğimizi görmediler mi? Hâlâ inanmayacaklar mı? (ENBİYÂ 30)
      (Bu ayet, 20. yüzyılda Fizikte geçen Big Bang/Büyük Patlama’ya işaret etmekte)

      5-Onları sarsmasın diye yere de sabit dağlar yerleştirdik…(ENBİYÂ 31)
      (Bu ayet insana, araba direksiyonunun titreşimini azaltmak için, tekerleklere aliminyum ağırlık yerleştirilerek yapılan BALANS/DENGE ayarını, yani Dünyaya balans ayarını hatırlatmakta)

      6-Gökyüzünü de korunmuş bir tavan yaptık. Onlar ise oradaki, (Allah’ın varlığını gösteren) delillerden yüz çevirmektedirler.
      (ENBİYÂ 32)
      (Bu ayet, dünya atmosferine hızla düşen gök taşlarının, sürtünmeyle yanarak yeryüzüne sadece küllerinin düşüşünü hatırlatmakta)

      7-O, geceyi, gündüzü, güneşi ve ayı yaratandır. Her biri bir yörüngede yüzmektedirler.(ENBİYÂ 33)
      (Bu ayet de gezegenlerin bir yörüngede hareket ettiğine işaret etmekte)
      VS.

      Peygamber efendimizin (SAV), yukarıdaki ayetlerde geçen ve çoğu daha ancak 20. asırda insanoğlunun yeni yeni anladığı, farkettiği bilimsel gerçekleri, 1400 yıl önceden bir insan olarak bunları bilmesi ve haber vermesi imkansızdır. Zira tarihten biliyoruzki peygamber efendimiz (SAV) ne denizcilik (örneğin, kaptan Cousteau gibi denizlere gönderdiği ne araştırma gemileri), ne Biyoloji ne Fizik ne Jeoloji (dağlar) nede Astronomi vb. bilimleriyle ilgili bir uğraşı, meşguliyeti olmamıştır.
      DOLAYISIYLA KURAN’DA GEÇEN BU BİLGİLER BİR İNSANA (YANİ PEYGAMBER EFENDİMİZE) AİT OLAMAZ.

      Peki, on dört asır öncesinden haber verilen ve daha ancak son yüzyıllarda anlaşılabilmiş olan bu bilgiler, bir insan sözü olamayacaksa, Kuran’a nasıl ve nerden gelmiş ve kime ait olabilir?
      O HALDE BU BİLGİLER bir insana (yani peygamber efendimize) ait olamayacaksa, OLSA OLSA denizi, dağları, tabiatı, yeri, göğü ve kainatı adeta avucunun içi gibi, GÖREN VE BİLEN BİR ZATIN BİLGİSİ, yani YÜCE ALLAHIN BİLGİSİ/SÖZÜ/KELAMI olabilir.
      ŞU HALDE KURAN BİR İNSAN (PEYGAMBER) SÖZÜ DEĞİL, ALLAH’IN SÖZÜ, ALLAH KELAMIDIR.

      Şüphe yok ki, Kur’an’ı sana elbette biz indirdik biz (İNSÂN 23).
      O hâlde, Rabbinin hükmüne sabret. Onlardan hiçbir günahkâra ve hiçbir nanköre itaat etme (İNSÂN 24).

      KURAN ÖYLE BİR KİTAPTIR Kİ;
      kim onu önüne alırsa o (kitap/Kur’an) o kişiyi cennete götürür,
      kimde onu (kitabı) arkasına atarsa alırsa o (kitap) o kimseyi cehenneme iter (HADİSİ ŞERİF).

      İMANI 100 KAPILI BİR SARAYA BENZETİRSEK;
      iman etmek isteyen bir kimse: bu iman sarayının bir kapısı açık, 99 kapısı kapalı olsa dahi o iman sarayına girer;
      fakat iman etmek istemeyen bir kimse ise: o sarayın bir kapısı kapalı, 99 kapısı açık olsa dahi o iman sarayına (dairesine) girmez/giremez.

      “ Kıyamet gününe yemin ederim. (Kusurlarından dolayı kendini) kınayan nefse de yemin ederim (ki diriltilip hesaba çekileceksiniz). İnsan, kendisinin kemiklerini bir araya getiremeyeceğimizi mi sanır?
      Hayır, (hatta biz) onun (kişisel kimliğinin/kodlarının/şifresinin çizili olduğu) PARMAK UÇLARINI dahi olsa düzenlemeye gücümüz yeter.” (KIYAME Suresi 1-4. Ayet).

      ÜSTELİK daha yeni yeni son asırlarda anlaşılabilmiş olan ve o günki insanlara açıklamakta çok zorluk çekeceği bu mevzuları (kur’anda geçen o bilimsel gerçekleri) 1400 sene evvelinden peygamber efendimizin kur’ana bırakmakta tereddüt etmeyişi, Hazreti Muhammed’in gerçekten bir peygamber olduğunun da en büyük delillerinden biridir. Zira (haşa) Hz. Muhammed peygamber olmasaydı, normal bir mantıkla bu sözleri kur’ana bırakmaktan özellikle kaçması gerekirdi. Zira O gün için bu konular, anlaşılması ve açıklaması çok zor, tartışma çıkaran kafa ağrıtan şeylerdi. Buna rağmen, yani muhatap olduğu kitleyi karşısına almak pahasına da olsa, Hazreti Muhammed bu konuları Kur’an’da yazılmasından çekinmemiştir. DEMEK Kİ HZ. MUHAMMED GERÇEKTEN BİR PEYGAMBERDİR.

      BÖYLECE KURAN’I KERİM TEK BAŞINA, hem Allah’ın varlığına, hem de Hz. Muhammed’in peygamber olduğuna delil olmakta. Dolayısıyla içindeki her haberin/bilginin de (meleklerin, peygamberlerin, ahiretin, cennet ve cehennemin vs.) son harfine kadar doğru olduğunu gösterir.

      AYRICA Cenab’ı Allah,
      “Şüphesiz o Zikr’i (Kur’an’ı) biz indirdik biz! Onun koruyucusu da elbette biziz (Hicr 9)”
      demek suretiyle, Kur’an’ın bir bütün olarak koruma altında olduğunu,
      incil’in 571 yılda (peygamberimize kadar) aslı bozulup bir kaç çeşidi oluşmasına rağmen, Kuran’ın 1400 küsur senede bozulmadan günümüze kadar gelmesi, yukarıdaki ayetin iddiasını adeta ispatlıyor. Yine günümüze kadar insanlık aleminden Kuran’ın bir benzer süresinin getirilememiş olması da aşağıdaki ayetin doğruluğunu kanıtlar mahiyettedir.
      “Eğer kulumuza (Muhammed’e) indirdiğimiz (Kur’an) hakkında şüphede iseniz, haydin onun benzeri bir sûre getirin ve eğer doğru söyleyenler iseniz, Allah’tan başka şahitlerinizi çağırın (ve bunu ispat edin) (Bakara 23)”.

      HAŞA Allah yaratılmış olsaydı o zaman Allah birden çok, iki tane olurdu. Eğer birden çok, iki tane Allah olsaydı o zaman da (iradelerinin farklılaşabileceğinden) kainatın (yer ve göğün) fesada uğraması gerekirdi. Oysa görüyoruz ki yeryüzünde, kainatta mükemmel bir düzen cereyan etmektedir. DEMEK Kİ ALLAH, birden çok olamaz. Yani Allah TEKDİR yani Allah’ı yaratan başka bir Allah yoktur ve olamaz.

      Nitekim yüce Allah da Kuranı Kerim’de bu konuda şöyle buyurmaktadır:
      “Eğer yerde ve gökte Allah’tan başka ilâhlar olsaydı, kesinlikle ikisinin de düzeni bozulurdu. …(Enbiya 22)

      https://ssl.gstatic.com/ui/v1/icons/mail/no_photo.png

    33. FATİH ŞAHİN says:

      Güneşi ortaya çıkaran gündüze andolsun. (Şems 91:3,)
      Sayın hocam bu ayette güneşin ” gündüz” tarafından ortaya çıkarıldığı gibi bir anlam mı çıkıyor? Gündüz nedir?

    34. arsevi yeter says:

      Hocam kızım için Vahdet beyden randevu almak istiyoruz. iletişim kurmak için nereyi arayalım.

      şimdiden teşekkürler

    35. Mehmet Orhan Özkan says:

      Emre bey merhaba sizi bir süredir takıp etmekteyim faydalı ilim ve çalışmalarınız için teşekkür ederim sagolun bazı maddi sorunlar yasıyorum oyuzden sizden ricam modern bilim tanrı var adli kırağınızınsan 1 adet hediye edebilirmisiniz ?
      Sevgi ve dua ile iyi çalışmalar dilerim
      .

    36. Salih bekteş says:

      Merhaba hocam. Ben sizin kitabınızı okuyorum . Kitapta ahlak ile ilgili bölümler vermişsiniz ancak bu tam aklıma yatmadı. Ahlak tamamıyla objektif mi yoksa subjektif mı? Objektif olanlar doğum itibari ile mi gerçekleşir yoksa vücudî yani biyolojik tepkilerle mi ahlakın objektifliği belienir. Ahlakın subjektifliği akıl ile mi belirlenir? Objektif ahlaki değerler de mi değişkendir? Bu değerleri herkesin kendi tarafına çekmesi ile subjektifleştirmesi mümkün müdür?

    37. elif topaloğlu says:

      Progrsmin 90. Bolumden sonrasini tv8 sitesinde veya youtube’da bulamiyorum.
      Yardimci olabilir misiniz?

    38. HAYRİYE TARTICI says:

      Merhaba Emre Bey,
      KGK-FAİZSİZ FİNANS DENETİM STANDARTLARI HK.

      Konu başlığını gördünüz. Size lisansınızdan dolayı standartları göndermek istedim. Bu iletişim bölümünüzden pdf ekleri gönderemeyeceğim için. hotmail adresinizden ulaştıracağım. Olacak şeyler değil ancak, zekatı dahi şirket hesaplarına alan ülkelerin yoluna girdirilmeye çalışıyoruz. Konu hakkında yorumlarınızı ve Kuran ayetlerine uygunluk derecelerini açıklamanızı rica ediyorum.

    39. Alev says:

      Hayırlı günler bı konuda bilgi almak istiyorum insan cinsel arzusu karşısında ne yapmalı nefsini terbiye ile yapamıyorsa evli değilse bu soru sormak için mecbur kaldım hakkınızı helal edin Allah’a emanet olun

    40. özhan özen says:

      emre abi Allaha şükürler olsun ki siz ve sizin gibi düşünen hocalarımız var. Bütün yaşamımın süresi boyunca bu kadar derin soruları cevaplayamadım. mehmet h. ve caner h. ve sizin programlarınızı ve uyarılarınızı herkes dikkate almalı ki uyanış gerçekleşmeli . Allah yar ve yardımcımız olsun. selametle

    41. Tarkan Bulan says:

      Sevgili hocam
      Kitaplarınızı pdf olarak yayınladığınız için size teşekkür ederim.
      Insan gibi insansınız.
      Epitektus dediği gibi yaşamınıza ve aldığınız kararlara tutarlı felsefe, anlatım yapıyorsunuz.

      Çok teşekkür ederim
      Tarkan Bulan

    42. Alper says:

      Hocam merhabalar,
      Ben sizin, Caner ve Mehmet hocamızın sıkı takipçisiyim. Ayrıca Edip Yüksel ve Gürkan Engin hocalarımızıda takip ediyorum. Son zamanlarda Reşad Halife ile ilgili bilgiler okuyorum. 19 Mucizesi, Tevbe Suresinin son iki ayeti ve Reşad Halife’nin kendini elçi ilan etmesi gibi konularda ben bir çıkmaza girdim nasıl çıkacağımıda bilemiyorum. Bununla ilgi bir cevap niteliğinde yazınız varsa yada yoksa bana söyler misiniz?

      Teşekkür ederim.

    43. Kevser says:

      Emre hocam inşallah bu mesajıma cevap verirsiniz.. protez tırnak ile abdest ve gusül alınabilinir mi?

      En içten sevgi ve saygilarimla

    44. Mutlu Köksal says:

      İki tane müslüman çıkmış islamı tartışıyor, bide ukala ukala ateistlere giydirme yapıyorsunuz. Kendinize güveniyorsanız yayına birde ateist alın. Ben ateistim mesela. Misafir olarak alın beni. O zaman görelim zekanızı.

    45. tuğba says:

      hocam; çalışmalarınızda başarılar dileyerek sorumu sorayım.
      ben 4 yıldır örtülüyüm. ama hep içimi bir kurt kemiriyor. aç başını diye
      sizce başörtüsü var mı yok mu?
      yoksa biz boşuna mı eziyet çekiyoruz.?
      şimdiden ilginize teşekkür ediyor, tekrar başarılar diliyorum

    46. ibrahim says:

      Selamlar
      İnfak konusunda önceden ayetleri toparlayıp, konuları da sıralayıp, ayetleri de sıralayıp izah edecek şekilde çok iyi ve kısa ve öz, yan konuşmalara kaymadan bir proğram yapmanızı öneriyorum. Çünkü TV de dinledikten sonra biz bunu dinlemeleri için kısa olarak facebook gruplarında dinlemelerini sağlayacağız. Çok uzun olursa dinlemeyebilirler. Hep derinden ve öz olarak geçecek şekilde izah etmenizi istiyorum. Biraz ağır söylerseniz yazıya da geçirebilelim. Devamlı bu konuda konuşma yapalım ki ve proğram yapalım ki 16 milyon yoksul var, eller cebe girsin ve bir kavrayış yakalansın. Zengin verir bize ne denmesin. Kavramlar anlaşılsın. Elimizde tüm ayetlerle izah eden bir video yok.

      Neden gerekli 16 milyon yoksul var, çöp karıştırıyor eli cebine gitmediği halde yani yardım edip demediği halde azarlamaya kalkacak olan var. Yani zekat zenginler verir diyor.Ama ben imkanı olan herkes vermeli olarak anlıyorum. Bu sadece zengine verilir anlayışını yıkmak lazım. Benim annem 1500 altı gelirine rağmen ben ayırabiliyorum diyor. Ama Ankara da ki ayıramayabilir. Bulunduğu ortam önemli. Rızkı bol tutulan derken, çok zengin anlamı içerdiğini zannetmiyorum. Benim düşük gelirim bile bana rızkım bol gibi geliyor ve de para ayırabiliyorum. İnsanları infak zekat sadaka konusunda iyi bir bilgilendirme yapmak gerekiyor

      Bu proğramın aynısını tekrar tekrar tv de ve sayfalarınızda paylaşmak lazım ki İnfak emri işlemeye başlanılsın. Sarp yokuşa atılmadı o diye bir durum olmasın. Ama hiçbir imkanı olmayanlar için vakıflar var. Bari oraya gönder denilebilir.

      İsteyen (dilenen, Türk Dil Kurumuna göre dilenmek sadaka istemektir) Kuranda isteYEMEyen diye geçen tabir ise her gün pilav yiyen yani kanaatkar ama nimete eşit olacak şekilde ulaşamayanlar için onlar içinde ver olsa anlamında gerek, yoksa aç kalsa oda istemesi lazım. Fakirliğine kanaat ediyor ama ona da ver demek istiyor olsa gerek. Fakir olup kıt kanaat geçinen bu adamlara da verin ki o yüzden istemiyorlar onlarda o nimetten yararlansın diye olsa gerek ki makuldır.
      Saygılarımla

      Zariyat 19 Mallarında, isteyen (dilenen) ve istemeyen (isteYEmeyen) yoksullar için bir pay vardı.

      Mearic 24 Bunların mallarında belirli bir hak vardır:
      Mearic 25 İsteyen (dilenen) ve istemeyen (isteYEmeyen) yoksullar için.
      Hac 36 a da bak.
      İsteyeni azarlama (Duha 10)

      Bu ayet gereği DİLENEN veya dilenmeyen yoksul, yetim, yolda kalmışlar gibi ihtiyaç sahiplerini, asgari azarlama olanı yapamıyorken; eziyet, sövme, hakaret etme, aşağılama, dövme, parasına elkoyma, halkı bunlara vermeme konusunda olumsuzluğa itme, ceza kesme ve engelleme, caydırıcı işlem yapma, olumsuz propaganda yapma, gibi hususları asla yapamazsınız.
      Allahu alem

      SARP YOKUŞA ATILIYOR MUYUZ
      Beled 11 Akabeye, sarp yokuşa atılamadı o.
      Beled 13-18; 13 Özgürlüğü zincirlenenin bağını çözmektir o. 14 Yahut da açlık ve perişanlık gününde doyurmaktır o, 15 Yakındaki bir yetimi, 16 Yahut ezilmiş-boynu bükük bir yoksulu. 17 Sonra da iman eden ve birbirlerine sabrı öneren, merhameti öneren kişilerden olmaktır o. 18 İşte böyleleridir uğur ve bereket dostları….
      Allahu alem

      Bakara 280 Eğer borçlu zorluk içinde ise eli genişleyinceye kadar beklenir. Borcunu sadaka olarak ona bağışlamanız sizin için daha hayırlıdır; eğer bilirseniz.

      Bakara 273 Verin o fakırlere ki Allah yolunda kapanmışlardır, şuraya buraya dolaşamazlar, istemekten çekindikleri için bilmeyen onları zengin zanneder, onları simalarından tanırsın: Hakkı bizar etmezler, hem işe yarar her ne verirseniz hiç şüphesiz Allah onu bilir.

      Münafikun 10 Herhangi birinize ölüm gelip de, “Rabbim! Beni yakın bir süreye kadar geciktirsen de sadaka verip iyilerden olsam!” demesinden önce, size verdiğimiz rızıktan infak edin!

      Fecr 18-Birbirinizi yoksulu doyurmaya teşvik etmiyorsunuz.

      Ley 18 O ki, temizlenip arınsın diye malını verir.
      Tevbe 103. Onların mallarından, kendilerini temizleyeceğin, yücelteceğin bir sadaka al ve onlara du’a et; çünkü senin du’an, onlara huzur verir. Allah işitendir,bilendir.

      Tekasür (8) Sonra andolsun ki, o gün her nimetten sorgulanacaksınız!

      ÇALIŞTIĞI HALDE, YETERLİ GELİRİ OLMAYAN YOKSULLARDA OLABİLİR
      Kehf 79. O (yaraladığım) gemi, denizde çalışan yoksulLARındı. Onu kusurlu yapmak istedim, çünkü onların ilerisinde her (sağlam) gemiyi zorla alan bir kral vardı.
      Allahu alem

      3-Ali İmran Suresi 92 Sevdiğiniz şeylerden harcamadıkça asla iyiliğe eremezsiniz. Her ne harcarsanız şüphesiz Allah onu bilir.
      Bakara 267 Ey iman sahipleri! KAZANDIKLARINIZIN ve yerden sizin için çıkarmış olduklarımızın temiz ve güzellerinden infak edin. Kendinizin göz yummadan alıcısı olmadığınız pis/bayağı şeyleri vermeye kalkmayın. Bilin ki Allah Ganî’dir, cömertliğine sınır yoktur; Hamîd’dir, bütün övgülerin sahibidir/övgüye layık olanları gereğince över.
      Nahl 71 Allah, rızıkta kiminizi kiminize üstün kılmıştır. Fazla verilenler, rızıklarını ellerinin altındakilere aktarıp da hepsi onda eşit hale gelmiyor. Allah’ın nimetini mi inkâr ediyor bunlar?

      Ali İmran 180 Allah’ın, lütfundan kendilerine verdiği şeyde cimrilik edenler, bunun kendileri için hayırlı olduğunu sanmasınlar. Tam aksine bu onlar için bir şerdir. O cimrilik konusu yaptıkları şey, kıyamet günü bir tasma gibi boyunlarına dolandırılacaktır. Göklerin ve yerin mirası Allah’ındır. Allah, yapmakta olduklarınızdan haberdardır.

      İNFAK, ZENGİNE HAS DEĞİL, İMKANI OLAN HERKESİ İLGİLENDİRİRDARDA DA OLSAN BARİ BİR EKMEK VEREBİLMEYİ DE DÜŞÜNMEK LAZIM

      Ali İmran 134 Onlar bollukta ve DARLIKTA infak ederler. Öfkelerini yutanlardır onlar, insanları affedenlerdir. Allah, güzel düşünüp güzel davrananları sever.
      Bakara 274 Mallarını; GECE GÜNDÜZ, gizli ve açık infak edenler var ya, işte onlar için Rableri katında kendilerine özgü ödüller vardır. Korku yoktur onlar için; tasalanmayacaklardır onlar.
      Bakara 254 Ey iman edenler! Alışverişin, dostluğun, şefaatin olmadığı o gün gelmeden önce size verdiğimiz rızıktan infak edip dağıtın. Küfre sapanlar zalimlerin ta kendileridir.
      Allahu alem

      Bakara 254 Ey iman edenler! Alış-verişin, dostluğun, şefaatin olmadığı o gün gelmeden önce size verdiğimiz rızıktan infak edip dağıtın. Küfre sapanlar zalimlerin ta kendileridir.

      İnsan 8 Yoksula, yetime ve esire sevdikleri yemeği yedirirler:

      İnsan 9 “Biz size yalnız ve yalnız Allah rızası için yediriyoruz. Sizden bir karşılık da bir teşekkür de istemiyoruz;

      Bakara 267 Ey iman sahipleri! Kazandıklarınızın ve yerden sizin için çıkarmış olduklarımızın temiz ve güzellerinden infak edin. Kendinizin göz yummadan alıcısı olmadığınız pis/bayağı şeyleri vermeye kalkmayın. Bilin ki Allah Ganî’dir, cömertliğine sınır yoktur; Hamîd’dir, bütün övgülerin sahibidir/övgüye layık olanları gereğince över.
      Bakara 254 Ey iman edenler! Alış-verişin, dostluğun, şefaatin olmadığı o gün gelmeden önce size verdiğimiz rızıktan infak edip dağıtın. Küfre sapanlar zalimlerin ta kendileridir.

      Enam 141 Çardaklı ve çardaksız bahçeleri, ürünleri çeşit çeşit hurmaları, sebzeleri, zeytinleri, narları, birbirine benzer ve benzemez biçimde oluşturan O’dur. Her birinin meyvesinden, olgunlaştığı zaman yiyin ve hasat gününde onun hakkını da verin. İsraf etmeyin, Allah israf edenleri sevmez.

      Bakara 261 Mallarını Allah yolunda infak edip harcayanların durumu, yerden, her başağında yüz tane bulunan yedi başak çıkarmış bir taneye benzer. Ve Allah, dilediği kişi için daha da artırır. Allah Vâsi’dir, yaratışını ve yarattıklarını genişletir. Alîm’dir, her şeyi en iyi biçimde bilir.

      Yasin (47) Onlara, “Allah’ın size lütfettiği rızıklardan dağıtın!” dendiğinde, nankörlüğe sapanlar, iman edenlere şöyle derler: “Allah’ın, dilediği takdirde yedirip doyuracağı kişiyi biz mi doyuracağız? Siz açık bir sapıklık içindesiniz, hepsi bu.

      Münafikun 10 Herhangi birinize ölüm gelip de, “Rabbim! Beni yakın bir süreye kadar geciktirsen de sadaka verip iyilerden olsam!” demesinden önce, size verdiğimiz rızıktan infak edin!
      Münafikun 11 Allah eceli geldiğinde hiç kimseyi ertelemez. Allah yaptıklarınızdan haberdardır.

    47. Huseyin dogru says:

      Selam ve dua ile.

    48. ibrahim says:

      Selamlar
      Ben aşagıdaki maillere görüş öneri bilgi gönderiyorum. Terslemiyor ve memnun olanları görüyorum. Ama olumlu neticelerini daha sonra başka konularda duyuyorum. Sizde bu maillere gönderebilirsiniz. Kurana dönmelerine engel olan hac yok, namaz yok, oruç yok ezan yok gibi hususları iyice anlayacak basit şekilde anlatmalısınız ki anlasınlar ve öğrensinler tabiki namaz vakitleri de yok diyorlar

      dinisleriyk@diyanet.gov.tr,
      mushaflar@diyanet.gov.tr,
      dinhizmetleri@diyanet.gov.tr,
      irsathizmetleri@diyanet.gov.tr,

      Adana@diyanet.gov.tr, Adiyaman@diyanet.gov.tr,
      Afyonkarahisar@diyanet.gov.tr, Agri@diyanet.gov.tr,
      Amasya@diyanet.gov.tr, Ankara@diyanet.gov.tr, Antalya@diyanet.gov.tr,
      Artvin@diyanet.gov.tr, Aydin@diyanet.gov.tr,
      Balikesir@diyanet.gov.tr, Bilecik@diyanet.gov.tr,
      Bingol@diyanet.gov.tr, Bitlis@diyanet.gov.tr, Bolu@diyanet.gov.tr,
      Burdur@diyanet.gov.tr, Bursa@diyanet.gov.tr,
      canakkale@diyanet.gov.tr, cankiri@diyanet.gov.tr,
      corum@diyanet.gov.tr, Denizli@diyanet.gov.tr,
      Diyarbakir@diyanet.gov.tr, Edirne@diyanet.gov.tr,
      Elazig@diyanet.gov.tr, Erzincan@diyanet.gov.tr,
      Erzurum@diyanet.gov.tr, Eskisehir@diyanet.gov.tr,
      Gaziantep@diyanet.gov.tr, Giresun@diyanet.gov.tr,
      Gumushane@diyanet.gov.tr, Hakkari@diyanet.gov.tr,
      Hatay@diyanet.gov.tr, isparta@diyanet.gov.tr, Mersin@diyanet.gov.tr,
      istanbul@diyanet.gov.tr, izmir@diyanet.gov.tr, Kars@diyanet.gov.tr,
      Kastamonu@diyanet.gov.tr, Kayseri@diyanet.gov.tr,
      Kirklareli@diyanet.gov.tr, Kirsehir@diyanet.gov.tr,
      Kocaeli@diyanet.gov.tr, Konya@diyanet.gov.tr, Kutahya@diyanet.gov.tr,
      Malatya@diyanet.gov.tr, Manisa@diyanet.gov.tr,
      Kmaras@diyanet.gov.tr, Mardin@diyanet.gov.tr,
      Mugla@diyanet.gov.tr, Mus@diyanet.gov.tr, Nevsehir@diyanet.gov.tr,
      Nigde@diyanet.gov.tr, Ordu@diyanet.gov.tr, Rize@diyanet.gov.tr,
      Sakarya@diyanet.gov.tr, Samsun@diyanet.gov.tr, Siirt@diyanet.gov.tr,
      Sinop@diyanet.gov.tr, Sivas@diyanet.gov.tr, Tekirdag@diyanet.gov.tr,
      Tokat@diyanet.gov.tr, Trabzon@diyanet.gov.tr, Tunceli@diyanet.gov.tr,
      sanliurfa@diyanet.gov.tr, Usak@diyanet.gov.tr, Van@diyanet.gov.tr,
      Yozgat@diyanet.gov.tr, Zonguldak@diyanet.gov.tr,
      Aksaray@diyanet.gov.tr, Bayburt@diyanet.gov.tr,
      Karaman@diyanet.gov.tr, Kirikkale@diyanet.gov.tr,
      Batman@diyanet.gov.tr, sirnak@diyanet.gov.tr, Bartin@diyanet.gov.tr,
      Ardahan@diyanet.gov.tr, igdir@diyanet.gov.tr, Yalova@diyanet.gov.tr,
      Karabuk@diyanet.gov.tr, Kilis@diyanet.gov.tr,
      Osmaniye@diyanet.gov.tr, Duzce@diyanet.gov.tr,

    49. Güven Çağrı says:

      İyi günler hocam, yahoo adresinize çok sayıda mesaj göndermiştim. Bir cevap alırsam memnun kalırım. İsterseniz her şeyi en baştan yeni bir mesaj olarak göndereyim. Ama lütfen önce, bana bir onay mesajı gönderin. Kendinize iyi bakın. Allah, çabalarınıza dünyada ve ahirette mükafat versin.

    50. tamer korkmaz says:

      Selamun aleykum hocam. Hicr Suresi 36.ayette İblis: “Rabbim! Öyle ise onların tekrar diriltilecekleri güne kadar bana mühlet ver” dedi.buyuruyor kuranıkerim.İblis bunu söylediği zaman hz adem henüz cennetten indirilmemişti yani dünya hayatı henüz başlamamıştı.İblis nerede biliyordu yeniden dirilmenin olacağını?.iyi günler hocam.

    Leave a Reply

    Your email address will not be published. Required fields are marked *